Benden...Senden...Bizden...
28 Haziran 2014 Cumartesi
17 Haziran 2014 Salı
.''HEP UZAKTADIR.. ! Bazen çok özlersin onu Birilerine anlatmaya çalışırsın..ANLAMAZLAR..! Çok insan çıkar karşına .. Kalbine girmek ister ama; sen izin vermessin.. Çevren ne kadar kalabalık olsada SEN ONU İSTER ONU ÖZLERSİN.!! Yalnız kalırsın.. Yavaş yavaş kabullenirsin ONSUZ DA yaşamaya.. ALIŞIRSIN AMA ASLA VAZGEÇEMEZSİN
9 Haziran 2014 Pazartesi
...
Şimdi öylece, yeryüzünün bir yanında, belki de yüzüne baktığında içi ısınmayan insanlarla birliktesin.
Oysa burada, görmese de sesini duymak için can atan tonla melek var...
Kalabalıktan arınsak...
Ben yeryüzünde olma sebeplerini açıklasam sana. neler yapabileceğini, neler yaptırabileceğini.
Olmadığın her yerin karanlığa yakın bir renk olduğunu
Mesela, gökkuşağının her rengini kendinde taşıdığını biliyor muydun?
Zaman zaman gergin kırmızı, zaman zaman hassas açık tondan mavi,
bazen ilgili bir turuncu, bazen kırgın bir sarı...
Ya da sadece sesinin, tüm kırgınlıkları unutturup, kalbi nasıl da hızlı attırabildiğini?
Gülümsemediğin her anı silmek istediğimi?
Ses çıkarmasan bile, yanımdan öylece geçip gitmeden bir kaç saniye önce kokunun geldiğini
ve tüm duyularımın birden sevinçle çığlık atmaya başladıklarını
Tek başına, sadece öylece bedeninle bile mutlu edebilme yetin olduğunu anlatsam sana...
Mırıldandığın her tınının beynimin içinde yankılandığını,
aynı anda aynı şeyi hissedip aynı duyguyu anladığımızda içimde oluşan şöleni.
Gözlerini..
Bunlardan uzak kalmayı kim hak eder ki....
Sen;
Bildiğim bir kaç hüzün artırıcı duygu sende ki...
Anlayamadığın değil ama, anlamaktan bile sıkıldığın haller
Farketmeme sebebin de bu zaten. Kalp atışlarımı, aklımdan geçenleri, içimdeki seni...
Sen, 3 adım ötede bile olsan, teninin sıcaklığını hissediyorum ben... bundan yamacında dolanmak...
Olmadığında nasıl özlüyorum bilsen. Nedir bu kedi misali dolanmaların sebebi diyorsun ya içinden,
söyleyeyim, olmadığın her an yaşam enerjim sönüyor benim...
Bunun adı aşk mı? evet. zamanlı mı? ne zaman zamanlı olur ki aşk?
Adını koyunca rahatladım mı? hayır :) ne zaman konforlu olur ki aşk ?
Çelişmeyeceğim bu sefer kendimle. tek dileğim bu. uzağında durup, izlemek de yeter.
ki ne zaman kavuşulabilir oldu ki aşk?
tek bildiğim, şuan tek nefesinle yaşayabileceğim...
olduğun her yerde sonsuza dek olabilirmişim gibi geliyor.
her halini sevmem de bundan. olman bile yeterli...
tüm bunları hissetmek o kadar güzel ki, diğer tüm kocaman başlıklar küçülüyor karşında.
doğrularım çakıştı biliyorum. ama "sen" doğrum o kadar güzel ki... kamaştı içimdeki her hal...
gözüm "sen"den başkasını görmüyor...
Oysa burada, görmese de sesini duymak için can atan tonla melek var...
Kalabalıktan arınsak...
Ben yeryüzünde olma sebeplerini açıklasam sana. neler yapabileceğini, neler yaptırabileceğini.
Olmadığın her yerin karanlığa yakın bir renk olduğunu
Mesela, gökkuşağının her rengini kendinde taşıdığını biliyor muydun?
Zaman zaman gergin kırmızı, zaman zaman hassas açık tondan mavi,
bazen ilgili bir turuncu, bazen kırgın bir sarı...
Ya da sadece sesinin, tüm kırgınlıkları unutturup, kalbi nasıl da hızlı attırabildiğini?
Gülümsemediğin her anı silmek istediğimi?
Ses çıkarmasan bile, yanımdan öylece geçip gitmeden bir kaç saniye önce kokunun geldiğini
ve tüm duyularımın birden sevinçle çığlık atmaya başladıklarını
Tek başına, sadece öylece bedeninle bile mutlu edebilme yetin olduğunu anlatsam sana...
Mırıldandığın her tınının beynimin içinde yankılandığını,
aynı anda aynı şeyi hissedip aynı duyguyu anladığımızda içimde oluşan şöleni.
Gözlerini..
Bunlardan uzak kalmayı kim hak eder ki....
Sen;
Bildiğim bir kaç hüzün artırıcı duygu sende ki...
Anlayamadığın değil ama, anlamaktan bile sıkıldığın haller
Farketmeme sebebin de bu zaten. Kalp atışlarımı, aklımdan geçenleri, içimdeki seni...
Sen, 3 adım ötede bile olsan, teninin sıcaklığını hissediyorum ben... bundan yamacında dolanmak...
Olmadığında nasıl özlüyorum bilsen. Nedir bu kedi misali dolanmaların sebebi diyorsun ya içinden,
söyleyeyim, olmadığın her an yaşam enerjim sönüyor benim...
Bunun adı aşk mı? evet. zamanlı mı? ne zaman zamanlı olur ki aşk?
Adını koyunca rahatladım mı? hayır :) ne zaman konforlu olur ki aşk ?
Çelişmeyeceğim bu sefer kendimle. tek dileğim bu. uzağında durup, izlemek de yeter.
ki ne zaman kavuşulabilir oldu ki aşk?
tek bildiğim, şuan tek nefesinle yaşayabileceğim...
olduğun her yerde sonsuza dek olabilirmişim gibi geliyor.
her halini sevmem de bundan. olman bile yeterli...
tüm bunları hissetmek o kadar güzel ki, diğer tüm kocaman başlıklar küçülüyor karşında.
doğrularım çakıştı biliyorum. ama "sen" doğrum o kadar güzel ki... kamaştı içimdeki her hal...
gözüm "sen"den başkasını görmüyor...
7 Haziran 2014 Cumartesi
3 Haziran 2014 Salı
27 Mayıs 2014 Salı
AŞKIN “ACI” HALİ
AŞKIN “ACI” HALİ
tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak...
evinin, seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin...
sokağa fırlayacaksın...
sokaklar da dar gelecek...
tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi...
ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü...
kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak
kadar küçüleceksin...
birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan...
"önemli olan sağlık."
"yaşamak güzel."
"boş ver, herşey unutulur."
sen hiçbirini duymayacaksın...
gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin...
ondan, ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin...
hep ondan bahsetmek isteyeceksin...
"ölüme çare bulundu" ya da "yarın kıyamet kopacakmış" deseler başını
kaldırıp "ne dedin?" diye sormayacaksın...
yalnız kalmak isteyeceksin...
hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
ikisi de yetmeyecek...
geçmişi düşüneceksin...
neredeyse dakika dakika...
ama kötüleri atlayarak...
onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin...
gittiğin yerlere gitmek...
bu sana hiç iyi gelmeyecek...
ama bile bile yapacaksın...
biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın...
aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin...
hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin...
aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
herkesi ona benzetip...
kimseyi onun yerine koyamayacaksın...
hiçbir şey oyalamayacak seni...
ilaçlara sığınacaksın...
birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu
unutturmayan...
sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...
bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek...
boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin...
uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
sabahı iple çekeceksin...
bazen de "hiç güneş doğmasa" diyeceksin...
ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler...
ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak
isteyeceksin...
nafile...
düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin...her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin...
telefonun çalmasını bekleyeceksin...
aramayacağını bile bile...
her çaldığında yüreğin ağzına gelecek...
ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla...
yüreğin burkulacak...
canın yanacak...
bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden...
onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın...
defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefretedeceksin...
yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin...
onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
ama bir umut...
onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu...
bu umut seni gitmekten alıkoyacak...
gel gitler içinde yaşayacaksın...buna yaşamak denirse...
razı mısın bütün bunlara...?
hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?
o halde aşık olabilirsin ...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)